GENÇ İNSANIN YAŞAMDAN KAÇIŞI
Genç insan, yaşamdan neden kaçar? Çünkü zorlanır. Bu zorlanmanın derecesi, her gencin kişilik yapısına göre değişir; kimi içine kapanır, kimi aşırı tepkili olur, kimi de ailesine, evine, okuluna, çevresine uyum sağlamak için hiçbir çaba göstermez ve çevresinde olan bitene duyarsız kalır. Sonuçta hepsi bir kaçış yoludur.
Yaşamdan kaçışta insanın sığındığı bazı geçici rahatlama yolları vardır. Çünkü kaçmak da insanın ruhunda bir baskı yaratır ve kişi rahatlayacağı bir ortam arar. Bunu yaşamda bulamayan insan, geçici rahatlama yollarını dener. Örneğin: alkol, uyuşturucu, kumar ve sigara.
Genç insan yaşamından, ailesinden ve kendisinden hoşnut değilse en kolay sığınabileceği kaçış yoludur bunlar. Gençlerde alkol ve sigara kullanma yaşının ilköğretim çağına kadar indiğini görüyoruz. Bu, gerçekten çok ciddi anlamda hem bireysel hem de toplumsal sorunların oluşumunu ve olumsuz sonuçlarını da hızlandırmaktadır.
Gençlik milletin temel direği ve geleceğimizin güvencesidir. Bu bakımdan gençliğin milli değerler etrafında toplumla bütünleşmelerini sağlamak, kültür, sanat ve spor faaliyetlerini barış, kardeşlik ve dostluk duyguları içinde sergilemelerine yardımcı olmak en önemli görevimizdir.
Gençlere olumlu davranışlar kazandırma ne kadar önemli ise onların bir takım zararlı alışkanlıklardan korunmaları da o kadar önemlidir. Burada insanın fiziksel, ruhsal yapısına ve sosyal yaşamına zarar veren alkol, sigara, kumar ve uyuşturucu maddelerin zararlarına değinilecektir.
SİGARA:
Sigara kullanımı, ülkemizde giderek artmaktadır. Sigara içenleri bekleyen tehlikeler, hiç sigara içmeyenlerin de çevresinde dolaşmakta, pasif içicilik denilen durumlarda onları, özellikle çocukları çok daha fazla etkilemektedir. Tütün Ne Kadar Bağımlılık Yapar?
Bu soruya verilebilecek en kısa cevap "en az eroin kadar"dır. Sigaradaki nikotin, ciddi bağımlılık yapan bir maddedir. İnsanları genellikle yetişme çağında kendisine esir etmektedir. Nikotinin temelde bağımlılık yapma nedeni vücuttaki endorfin maddesinin salgılanmasını önlemesidir. Vücut endorfin adı verilen rahatlatıcı bu salgıyı birçok konumda üretir. Örneğin üzüldüğümüz zaman veya sevindiğimiz zaman ya da fiziksel bir zorlanma ile karşılaştığımızda bu salgı vücudumuz tarafından üretilir. Hatta gülmek bile endorfin salgılanmasına neden olmaktadır. Fakat sigara tiryakilerinde aldıkları nikotin nedeni ile bu salgı yeterli düzeyde salgılanamaz. Sigaranın temeldeki fiziksel bağımlılığı budur. Nikotin, bilindiği gibi bir uyuşturucudur, bütün bu tür uyuşturucularda olduğu gibi sinirlerdeki nöronlara yerleşirler, sinir hücrelerinin doğal endorfin üretmesi yönünde vücudu uyarmayı önler. Bu şekilde beyin yanılarak, doğal olarak ürettiği endorfin yerine, nikotinin alınması yönünde talepte bulunur. İşte, tiryakinin en çok sigara içme ihtiyacı bu şekilde kendini gösterir. Ancak sigara içmediği zaman vücut tekrar endorfin üretmeye devam eder. Sigara bağımlılığının fiziksel yönünün yanı sıra, asıl beynimizde oluşan alışkanlık yönü vardır. Sık sık tekrar edilen her eylem zamanla, beynimizde alışkanlık yapar. Genelde alışkanlıklar hayatımızı sürdürmemiz için çok önemlidir. Yürümek, okumak, yazmak, yüzmek, araba kullanmak; tekrar yapa yapa kazandığımız faydalı alışkanlıklardır. Bir de sigara gibi kötü alışkanlıklar vardır ki; bunlar da tekrar edilerek alışkanlık kazanılır. Tiryakilerin en çok zorlandıkları da alışkanlık haline gelen bu kötü davranışı söndürmeleri, onu unutmaya çalışmalarıdır.
SİGARA TİRYAKİLERİNİN SİGARA İÇERKEN, ÇOĞU KEZ KULLANDIKLARI YANLIŞ İNANIŞLAR:
1-SİNİRLERİMİ YATIŞTIRIYOR: Sigara içenler, baskı altında olduğu ya da uyması gereken tarihler veya yerine getirmesi gereken sorumlulukları olduğu zaman bir sigara içmenin kendilerini sakinleştireceğini düşünürler. Hâlbuki bu tamamen beynin bir yanılması, yanlış ve tutarsız bir düşünce ile kişinin kendisini kandırmasıdır. Sinirlerin yatışması için vücut zaten endorfin salgısını üretiyor, bu bahaneyle sigaradan medet ummak zayıflıktan başka bir şey değildir. Şunu bir düşünün: Sigara içmeyen insanların sinirleri hiç yatışmıyor mu, her zaman sinirli bir şekilde mi dolaşıyorlar? Bu soruya verilecek cevap, insan vücudu her duruma karşı kendini koruyacak çeşitli savunma sistemleriyle donatılmış mükemmel bir organizmadır, rahatlamak için gerekli maddeleri kendisi üretir.
2-BENİ CANLANDIRIYOR: Sigara içenlerin bir diğer tutarsız bahaneleri de güne canlı bir şekilde başlamak için ya da uyanık kalmak için sigara içtiklerini savunmalarıdır. Eğer sigara içmiyor olsa idiler çok daha canlı ve enerjik olacaklardı. Çekilen her bir nefesle tam anlamı ile soluk bile alacak durumdan uzaklaşıyorlar. Ayrıca sigara zamanla reflekslerin de azalmasına neden olmakta ve insanı yorgun, halsiz düşürmekte ve hantallaştırmaktadır.
3-SIKINTILARIMI GİDERİYOR: Sigara içenlerin belki de en saçma bahaneleri de bu olsa gerek. Bir sorunları olduğu zaman sorunun nedenlerini araştırıp çözüm yolları aramaktansa yakılan bir sigaranın bütün sıkıntılarını çözdüğüne ya da hafiflettiğine kendilerini inandırırlar. Oysa bir sorunun üstüne duman üflemek sorunu çözmez, sorunu çözmesi gereken kişinin kendisidir, insandan başka hiçbir canlının, hayvanların bile yiyip içmediği kuru bir ot parçası değil. Unutmayın! Tütünü tüketen tek canlı insandır, hayvanlar bile tütün denilen otu yemiyorlar.
4-DÜŞÜNMEME YARDIM EDİYOR: Sigara içenlerden, sigaranın ellerindeki işe konsantre olmalarına veya baskı altında bulundukları sıralarda daha çabuk ve iyi düşünmelerine yardım ettiğine inananlar da var. Oysa yapılan araştırmalar sonucu bilimsel gerçekler bunun tam tersini söylüyor. Çekilen her bir nefes sigara dumanı yaklaşık 100.000 beyin hücresinin ölmesine neden oluyor. İnsan vücudunda kalp ve beyin hücrelerinin kendilerini yenileme özellikleri yoktur. Ölen hücreler artık ölmüştür ve yerine yeni hücre yapımı asla gerçekleşmez. Düşünün! Her gün milyonlarca beyin hücresinin ölmesi ne anlama gelir? Evet, zamanla beyin işlevlerini yerine getiremez hale gelir, hafızayı zayıflatır, unutkanlıkların artmasıyla erken yaşlarda bunamalar ve beyin felçleri azımsanmayacak bir oranda sigara tiryakilerinde gözlenen bir olaydır.
5-KENDİME OLAN GÜVENİMİ ARTIRIYOR: Sigaraya başlama ve alışkanlık kazanma davranışının altında yatan en önemli mesele de budur. Çoğunlukla gençlerde gözlenen bu düşünce biçimi, kendine güveni olmayan, içe kapanık, dışa odaklı yani başkalarının düşünceleriyle hareket eden kişilik özelliklerine sahip gençleri tuzağına düşürmektedir. Ne yazık ki gençlerin çoğunluğu, çevresindekilerin bir şekilde ilgisini çekmek, "ben artık çocuk değilim, büyüdüm" mesajını vermek için, yetişkin dünyasına girebilmenin tek koşulu olarak algıladıkları özentilerle sigaraya yöneliyorlar.
6-KİLO ALMAMI ENGELLİYOR: Sigaradaki nikotin, iştahsızlık, hazımsızlık yapar. Ayrıca çekilen her nefesle birlikte vücudunuza yayılan 4000 çeşit kanserojen ve zehirli maddeler mide ve yemek borusunda kanama, ülser, pankreas kanseri gibi çeşitli rahatsızlıklara neden olacağı için tüm bunlar yemek yemenize engel olabilir. Yapılan araştırmalarda nikotin nedeniyle kilo veren insana rastlanmadığı gibi nikotinin kadın ve erkeklerde dengesiz yağlanmanın özellikle karın ve kalçalarda oluştuğu saptanmıştır. Unutmayın; alınacak birkaç kilo belki sağlık için gerekli olabilir, fakat sigara süratle ölüme götürür.
SİGARANIN İNSAN VÜCUDUNA ZARARLI ETKİLERİ
Sigara kullanımı insanlarda ağır fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklara neden olmaktadır. Sigaraya ne kadar erken başlanırsa, vücutta tahribatı o ölçüde büyük olmaktadır.
Sigaranın gençler üzerinde kısa vadede yaptığı etkiler, genellikle solunum yollarında yoğunlaşmaktadır. Ergenlik çağındaki sigara bağımlılarında ortaya çıkan nefes darlığı önemli bir problemdir. Tüm bunlara rağmen, sigarayı bıraktığınız anda vücut kendi kendini tamir etmeye başlar. On yıl içinde vücut hiç sigara içmemiş gibi olur. Ancak, sigarayı bırakmak için kanser ya da kalp hastası olmayı beklerseniz, vücudunuzun kendini tamir etmesi için pek fazla vakti olamayacaktır.
ALKOL:
Alkol, her türlü vücut hücresi ve sinirleri için zehir olan esas maddesi etil alkol ve su karışımından oluşan bir maddedir.
İçki bütün kötülüklerin anasıdır.
Hz. Muhammed.
UYUŞTURUCU MADDELER:
Uyuşturucu maddeler, bir kimsenin sinir sistemini etkileyerek duygularını körelten veya yok eden, kullanan kimselerde bağımlılık yapan zehirli, kimyevi maddelerdir.
KUMAR:
Diğer kötü alışkanlıklardan birisi de kumardır. Başlangıçta bir arkadaş ve eğlence ortamında kumarla tanışan kişi sorunlarından uzaklaştığını zannetmektedir. Kumarda kaybeden birinci defada kaybettiğini geri almak, kazanan da biraz daha kazanmak için oyuna devam eder.
Zaman zaman her şey gözünüze, altından kalkamayacağınız bir yük gibi gelebilir. Zaman zaman çevrenizde konuşacak, dertleşecek bir tek kişiyi bile bulamayabilirsiniz. Baskılarınızı anlatamadığınız, anlattığınızda da anlaşılmadığınız olacaktır. Düşünceleriniz beğenilmeyecek, duygularınız dinlenmeyecektir. Kararlarınız eleştirilecek bazen de uygulamalarınız engellenecektir. Zaman zaman genç olmakla suçlanacak ve kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz.
Zorlanmalarla başa çıkamadığınız ve "her şey bitse" diye düşündüğünüz de olacaktır. Ev baskısı, okul baskısı, sınav baskısı, aşk baskısı, toplum baskısını benliğinizde fark ettiğiniz ve isyan ettiğiniz zamanlar olacaktır.
Ancak, yaşam biz ona anlam verdiğimiz sürece güzeldir. Eğer çevrenizde hep olumsuzlukları görmeye alışırsanız, sizin için yaşam bir olumsuzluklar zinciri olacaktır ve yaşamaya zorlanırsınız. Eğer çevrenizde olumlu şeyleri de görmeye çalışırsanız, sizin için yaşam, zorlukların yanında, mutluluk da veren bir yolculuk olacaktır.
Sorunlar daima var, hep de var olacak. Hayatımızın belli dönemlerinde uyum problemleri yaşayabiliriz. Sorunlardan kaçmak bir çözüm değildir. Kaçmak bizi de kendimizden uzaklaştırır. Sorunlar, bizim deneyimlerimizdir. Onlarla başa çıktıkça, çok önemli bir şeyi anlarız: Bir başka sorunu daha çözebileceğimizi.
Ne sigara, ne alkol, ne de uyuşturucu hiçbir zaman sorun çözücü değildir. Onlar aklımızı, zihnimizi, ruhumuzu ve davranışlarımızı uyuşturur. Bizim sağlıklı düşünmemizi ve hareket etmemizi, olumlu kararlar almamızı engeller. Tüm bunlar sorunları uyuşturmaz aksine sorunların daha da artmasına neden olur.
Her ne sebeple olursa olsun, kendinizi ciddi anlamda kötü hissettiğinizde, canınız hiçbir şey istemediğinde , yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin. Unutmayın ki sadece siz sorun yaşamıyorsunuz ve kesinlikle her sorunun bir ya da birden fazla çözümü vardır.
Dedikleri gibi, "Tam her şeyin bittiğini sandığın an, senin için yanan o ışığı görmedin mi? Senin içinde, yüreğinde". Yeter ki siz o ışığı görmeye çalışın ve umutlarınızın sönmesine asla izin vermeyin. Başkaları bunun için uğraşsa bile.
KAYNAKLAR: Sigarayla Savaşanlar Derneği İlkim ÖZ, GENÇ OLMAK Ben Kimim, Ankara, Kök yayıncılık.
HAYATA HANGİ AÇIDAN BAKMALI
İnsan kendisini tanıdığında büyük bir problemi çözmüş olacaktır.Kendini bilme şuuru ile harekete geçmiş bir insan her safhada başarı elde edebilecektir.Büyük yürüyüşümüzde bir çok engellerle karşılaştığımız bir gerçektir. Ama önemli olan bu engellere bakış şeklimiz ve sonuca olan inancımızdır.Çünkü hayatımızı bunlar şekillendirecektir.Bir hedef seçmeliyiz ve bu hedefi gerçekleştirmek için çabalamalıyız.
Hedefe olan inançlarımız bizi sonuca götürecek ve başarıyı getirecektir. Amaçlarımıza inanarak ve farkında olarak çalışmalıyız.
Her insan amacına ulaşamayabilir. Ama amacına ulaşan insanlar başaracağına inananlardır. Başarmak istediğimiz işe odaklanmak ve o iş için emek sarfetmek zorundayız. Sonucun değerli ve olumlu olmasını istiyorsak yaptığımız işe bakış açımız ve inancımız çok önemlidir. Bu konu ile ilgili güzel bir rehberlik hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Üç farklı açı
Hayat herkese çok bonkör davranmayabilir , hep sevdiğimiz şeyleri çıkarmayabilir karşımıza. Ama ya başka çaremiz yoksa... Ya çekip gidemiyorsak. Ya sorumluluklar bağladıysa sımsıkı hatalarıyla bizi olduğumuz yere... Ya sürdürmek zorundaysak. Polyannacılık oynamak değil ama farklı açılardan bakmak hayatımızı güzelleştirmeye yarayabilir. Yaptığımız şeyi anlamlandırmak aynı zamanda hayatımızın anlamlanmasını sağlar. Çoğu şey zihnimizde başlıyor, zihnimizde gelişiyor ve zihnimizde bitiyor aslında. Kimi zaman kendimizi bir köşeye çekmek ve birkaç kelam etmek gerekiyor aslında. "Ne yaparsam yapayım, bu bana ait olan, hayatımda farklılığımı sergileyebileceğim -en azından şu an için- bir oyun" baktığımızda kiminin eziyet olarak gördüğünü kiminin sıkıcı olarak ifade ettiği bir faaliyet sizin için önemli bir eser yaratmak anlamına gelebilir. Fransa'da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar: "Ne yapıyorsunuz?" "Nesin sen kör mü?" diye öfkeyle bağırır işçi. "Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter." Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar: "Ne yapıyorsunuz" İşçi cevap verir. "Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirebilmek için, kullanılabilir hale getiriyorum. Bu ağır ve bazen de monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para gerekli. Sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi." Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler. "Ya sen ne yapıyorsun?" diye sorar. "Görmüyor musun?" der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak. "Bir katedral yapıyorum..." Bu hikâyenin enteresan tarafı her üç kişinin de aynı işi yapıyor olmaları... Unutmayın görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır. Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi? Güllerin dikeni var mıdır, yoksa dikenli dalların gülleri mi? Bardağın yarısı boş mudur, yarısı dolu mu? Seçim size ait...
Adres:
KAPLICA MAH. LİSE CAD. ANADOLU LISESI BLOK NO 6/2 SARIKAYA / YOZGAT
Telefon
90 354 772 32 85